28 Mart 2012 Çarşamba

Kendimize gelirken...



Bugün itibariyle Porto Alegre'ye geleli tam 1 hafta olmuş. Bunun ilk 4 gününü abuk saatlerde uyuyup uyanarak geçirdik doğal olarak. Şimdi gece 11'de uykum geliyor. Yatıp mis gibi uyuyorum ve sabah 7 civarı uyanıyorum. Bu düzeni koruyabilirsem ne güzel olur. Sidney'deki son haftalarımda uyku düzenim yine sapıtmıştı. İstanbul'la olan saat farkını hissetmez hâle gelmiştim, o derece. (: Normal yaşamak için elimden geleni yapmaya karar verdim bilmem kaçıncı kere. Bu sefer kendimi hayal kırıklığına uğratmasam bari. :/

Bu sefer, ilk kez, her şeyi hazır bir eve yerleştik. İnternet, elektrik, ıvır kıvır uğraşmama gerek kalmadı. Bu nasıl bir mutluluk anlatamam. *zil takıp oynar* Aklımda gelir gelmez kontörlü bir hat almak vardı fakat onun için dahi gidip polise kayıt olmamız gerekiyormuş. Onun içinse öncelikle konsolosluk ve iş vizesi işlemlerinin yaptırılması gerekiyormuş. Ölme eşeğim ölme. Şirketin bunu bile düşünerek eşime de bana da hem hat hem de telefon sağlaması da işimizi çok kolaylaştırdı.

Evimiz şehrin iyi muhitlerinden birinde. Elektrikli telleri olan, güvenlikli falan 12 katlı bir apartman. (: Brezilya'da suç oranı çok yüksek olduğundan şirketin bizi pek riske atmak istemediğini sanıyorum. Bu kadar güvenlik önlemini abartı bulduğumdan arkadaşlara gerçekten bunlara gerek olup olmadığını sordum. Abartı olmadığı yanıtını aldım. ((: Hava karardıktan sonra da dışarı çıkmıyoruz. Henüz... :P Çıkarsak en az 3 kişi çıkmalıymışız, kalabalık yerlerde dolaşmalıymışız falan filan. Bence bunlar hemen her ülkenin büyük şehirlerinde uyulması gereken şeyler ama dediğim gibi, burada başınıza bir şey gelmesi olasılığı nispeten yüksekmiş.

Salon penceresinden görünen manzara

Sokak (:

Eşimin anlattığına göre geçenlerde gece 3'te buradan kapısı açık eski bir Vosvos minibüs geçmiş. İçinde birkaç adam varmış. Artık soyacak, kaçıracak birini mi arıyorlardı yoksa eğlenceden dönen masum gençler miydi bilemiyorum. :P

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder